top of page
lab-architects

Taş ve Ahşaptan: Nar Ev

Güncelleme tarihi: 26 Kas 2023



#taşev mi, #ahşapev mi? Bu yazıda taş ve ahşabın birlikteliğiyle enerji etkin bir yeşil bina olan Nar Ev'in hikayesini ve mimari özelliklerini anlatacağım. Merak edenler ve kendi evini yaptırmak isteyenler için detaylar paylaşacağım.


Arsa Alanı: 2068 m2

İnşaat Alanı: 580 m2 (430 m2 +150 m2)

Yıl: 2020

Konum: Foça, İzmir / Türkiye

Koordinatlar: 38.641557N, 26.826389E (JRRG+JG)

İklim: Akdeniz (Köppen-Geiger iklim sınıflandırmasına göre Csa)

Müteahhit: Ziynet Özçelik & Mete Özçelik

Müşavir: LAB Mimarlık (www.labmimarlik.com)

Mimari Proje: Buğra Tetik (Yüksek Mimar – ODTÜ)

Statik Proje: Ömür Özger (İnşaat Mühendisi – ODTÜ)

Mekanik Proje: Güniz Gacaner (Makina Yüksek Mühendisi – DEÜ)

Elektrik Proje: Semih Uçak (Elektrik Mühendisi)

Peyzaj Proje: Münire Sağat (Peyzaj Mimarı- KTÜ) & Barış Ekmekçi (Peyzaj Mimarı – AÜ)

Peyzaj Uygulama: Ayten Haytabey (Peyzaj Mimarı – YABA)

Fotoğraflar: Şerife Tokay, Deniz Tokay, Buğra Tetik, Ziynet Özçelik, Efe Dağıstanlı, Elif Tokay



Konum

Yığma taş ve ahşap karkas yapım tekniği ile inşa edilmiş olan Nar Ev; İzmir’in 60km kuzeybatısındaki Foça’da, Eski Foça’nın merkezinden 7km mesafedeki Foçaköy’de konumlanmıştır. Tepenin yamacında bulunan üçgen biçimli arsa Gediz Nehri, Gediz Deltası, Akdeniz ve İzmir Körfezinin karşı kıyısına kadar uzanan geniş bir manzaraya sahiptir.


Nar Ev’den Güneye Bakış

Güneyde Körfez Manzarası


İhtiyaç Programı

Nar Ev; öncelikle geniş bir aileyi oluşturan sakinlerin yıl boyu farklı zamanlarda ya da eşzamanlı yaşamı için tasarlanmıştır. Bununla birlikte eğitimler, atölye çalışmaları, söyleşiler gibi farklı etkinliklere mekân olması ve yıl boyu değişken misafirleri de kucaklaması istenmiştir.


Pasif Ev

Taş ve ahşaptan inşası talep edilen yapının temel önceliği enerji etkin ve çevreye duyarlı olmaktır. Bu doğrultuda enerji ihtiyacını azaltmak için tasarımda; yönelim, kütle formu, mekân planlaması, yapı kabuğu, gölgeleme, termal kütle destekli pasif güneş ısıtması, doğal havalandırma, gece soğutması, doğal aydınlatma, yağmur suyu hasadı gibi pasif tasarım ilke ve stratejileri kullanılmıştır. Bunun yanı sıra; su arıtma sistemi, gri su geri kazanımı, gün ısı panelleri, fotovoltaik paneller, hava kaynaklı hibrit ısı pompası, alttan ısıtma gibi kaynak tüketimini azaltacak verimli aktif sistemler de tasarımın parçasıdır. Bu özellikleri sayesinde enerji ihtiyacını minimize eden ve yenilebilir enerji üreten Nar Ev; The Passive House Institute (PHI) tarafından belirlenmiş kriterler çerçevesinde passivehaus seviyesindedir.


Araziye Yerleşim

Çevre duyarlılığı sebebiyle arazide evin konumlanması ve sert zemin oluşturulması için bitki örtüsü bulunmayan çıplak bölümler seçilmiş olup sadece bu bölümlere müdahale edilmiştir. Diğer kısımlarda ise evin peyzajının doğal parçası olarak mevcut verimli toprak yapısı, bitkiler ve büyük kayalar korunmuştur. Arazideki 18 metrelik kot farkı ve %33 eğime karşın, genel tesviye ve istinat duvarı yapılmamıştır. Arazi yapısının doğal sekileri toprak kaymasına karşı yine araziden toplanan kayalar ile desteklenmiştir. Betonarme istinat duvarına kıyasla hem karbon ayak izi az ekolojik hem ekonomik bir çözüm olan kaya setler de doğal peyzaj elemanı olmuştur.



Nar evin bahçe duvarları da yoktur. Mahremiyet güney ve doğu yönündeki yoldan kot farkı, kayalar ve peyzaj ile doğal olarak sağlanmıştır. Komşuların olduğu diğer yönlerde ise yalnızca doğal peyzaj elemanları kullanılmıştır. Bu yaklaşım ekolojik ve ekonomik olmanın yanı sıra bulunduğu çevre ile arasına duvar örmemek, onunla bütünleşmek düşüncesinin de destekleyicisidir. [1]


Evin konumlandığı noktada ekosisteme ve canlılara saygısı, iklime uyumu, Foça bağlamı ile kurduğu ilişkinin yanı sıra görsel olarak da tabiata uyumlu bir yaklaşım sunmaktadır. Örneğin, Evin çatısı batıdaki dağlar ile uyumlu bir siluet oluşturur.

Ev kendini öne çıkarma çabasına girmez, tabiat içinde bir parça olmaya çalışır. Bu tutum evin güneş ve rüzgarla ilişkisini bozmayacak şekilde tasarlanmış peyzajına da yansımış olup, zaman içindeki gelişimi ile daha görünür olacaktır. Evin arazi içinde konumladığı kot ise üst parseldeki komşunun güneşten ve manzaradan nar ev kadar kesintisiz faydalanabilmesine olanak tanır.


Bu konumlama sadece komşunun haklarına değil, aynı zamanda rüzgar hareketini kesmeyerek yani doğal dengeyi bozmayarak toprakta yaşayan canlılara da sunulmuş bir saygıdır. Bahçesindeki bitki çeşitliliğinin ötesinde başta uğur böcekleri, kelebekler, arılar, kediler olmak üzere pek çok canlı için de doğallığıyla bir yuva olduğu gözlemlenebilir. İnsan eliyle planlanmış yerleşimlerin orada yaşam ile ilişkili varlıkları tahrip etmesi, canlıları bölgesinden uzaklaştırması, doğaya yakın bir hayat hayali ile çelişir. Nar ev bahçesinde tabiatı engelleyip peyzajı insan eliyle üretmek yerine; koruyup zenginleştirir, onun akış ve gelişimine katkı sunmayı hedefler.


Bahçede Yaşayan Uğur Böceği Kolonisi Nar Evin Bahçesinden


Yönelim

Dikdörtgen formlu Nar Ev’in uzun kenarı tam güney yönelimlidir.[2] Plan kurgusunda da ana mekanlar güneyde yer almaktadır.


Güneyde manzarayı çerçeveleyen geniş pencereler aynı zamanda güneşe kucak açar. Yaz ve kış mevsiminde farklı olan güneş açısına göre hesaplanmış çatı saçağı, balkonlar ve teras pergolası güneş kontrolünü sağlayan pasif elemanlardır. Bu sayede kış mevsiminde güneş iç mekânın derinliğine kadar süzülürken, yaz mevsiminde pencerelerin dışında kesilmektedir. Güneyde kullanılan cam tiplerinin diğer yönlerden farklılığı da bu faydayı güçlendirir.




Doğal Havalandırma ve Aydınlatma

Doğu ve batı cephelerinde kuzeybatıdan gelen İmbat Rüzgârı (meltem) ile doğal havalandırma sağlamak için kurgulanmış cephe açıklıkları, bu yönlerde ısıtma soğutma için güneş kontrol zorluğunu da dikkate alarak optimum ebatlardadır. Evin doğu duvarında şömine bacası bulunmaktadır. Kuzeyde ise evin gündüz katı toprağa gömülü iken gece katında doğal aydınlatmayı destekleyen açıklıklar mevcuttur. Evin ana mekanlarının günün saatlerine bağlı olarak sarı, mavi, kızıl ve toprak rengi doğal ışıkla yıkanmasını sağlar.


Pencerelerden Süzülen Işık


Pencereler gerekli durumlarda mahremiyet ve ek güneş kontrolü sağlamak için camların arasında gizli jaluzilere sahiptir. Bunun yanı sıra; Ege’nin cömert manzaralarını evin parçası haline getirmek için farklı yönlerdeki pencereler farklı doğal elemanları da çerçeveleyerek duvarda bir tablo hissi oluşturur. Üstelik gün içinde renkleri ve kompozisyonları değişen tablolar.


Pencerelerin Çerçevelediği Manzaralar


Termal Konfor

Yığma taş yapım tercihi neticesinde Akdeniz iklimi için literatürdeki yaygın yaklaşımdan farklı olarak, Nar Ev’de yalıtımlı ve yüksek termal kütleli bir kabuk tercih edilmiştir. Katlar arasındaki termal uyum dikkate alınarak üst katın ahşap karkas duvarlarında da aynı ısı direnç değeri sağlanmıştır. Bu sayede içerdeki serinlik ve sıcak uzun süreler muhafaza edilebilmektedir.


Yatak Odası


Gece gündüz sıcaklık farklarından yararlanarak uygulanan gece soğutması özellikle doğal havalandırma için gerekli rüzgarların olmadığı günlerde yazın doğal soğutmaya katkı sağlamaktadır. Gölgeleme ile desteklenen doğal soğutma dışında iklimlendirme için ek mekanik sistem kullanılmamaktadır. Kışın ise (iç dış sıcaklık farkının 22 dereceyi bulduğu zamanlarda) güneş ile gün boyu ısınan iç mekân ve tercih edilen malzemelerin termal kütlesi neticesinde gece boyu ortalama 1 °C ısı kaybı yaşamaktadır. Bu kayıp gün içinde güneş ile telafi edilmektedir. Bu sayede yılın sadece kısa bir döneminde mekanik ısıtma ihtiyacı doğmaktadır.


Nar Ev’in malzeme tercihleri yapılırken nakliyeden doğacak karbon salınımını azaltmak için yakın çevreden temin edilebilir olması dikkate alınmıştır. Bununla beraber iç ortam hava kalitesini desteklemek için düşük VOC (uçucu organik bileşen) değerine sahip malzemeler tercih edilmiştir.


Plan Organizasyonu

Nar Ev’in gündüz katında, açık mutfak ile bütünleşen tamamı güneye açık geniş bir yaşam alanı bulunmaktadır. Bu geniş yaşam alanı kendi içinde yarı saydam olarak mobilyalar ile tanımlanmış birimleri barındırır; merdiven altı kitaplığı, doğu bölümünde şömine çevresinde oturma grubu, orta bölümde oturma ile mutfak arasında yemek masaları bölümü ve bu bölüm ile bütünleşen merdiven önünde gündüz holü, son olarak ise batıda mutfak sediriyle başlayarak mutfak bölümü.

Ana mekan – Mutfak ve Salon


Yaşam mekanı sadece kendi içinde mobilyaların hareketi ile farklı işlevlere uyum sağlamakla kalmaz, terasla ilişkisi de farklı etkinlikler için dönüştürülebilir niteliktedir. Bu geniş yaşam alanı güneydeki açılır camlar sayesinde geniş terasla da birleşerek ihtiyaç halinde hem daha geniş hem de açık kapalı kullanım alternatifi sağlamaktadır.


Teras


Mutfak sediri, merdiven altı kitaplığı gibi yarı özelleşmiş parçalar mekânı zenginleştirir. Duvarlarla özel olarak ayrılmamış bu mekanlar, mobilyalar yada yapısal elemanlar ile tanımlı hale getirilmiştir. Bu sayede evin günlük hayat paylaşımından tamamen kopmadan merdiven altı kitaplığında çalışmak, mutfak yada kitaplık sedirinde uzanmak, oturma alanında gazete okumak, pencere önünde tavla oynamak, mutfakta üretmek mümkün hale gelir.


Kitaplık

Orta Bölüm Oyun Düzeninde Orta Bölüm Yemek Düzeninde


Sakinlerinin yaşamı ötesinde eğitimler, atölye çalışmaları, söyleşiler gibi farklı etkinliklere mekân olması talebi mekan kullanımının dönüştürülebilir olmasını gerekli kılmıştır. Oturma grubunun olduğu bölüm oturma düzeninden, sinema yada sunum düzenine dönüştürülebilir. Oturma bölümü ve orta bölüm teras ile de birleşerek pilates etkinliğine ev sahipliği yapabilir. Bu dönüştürülebilirliği çeşitlendirmek mümkündür. Bu ana ortak mekâna misafir odası olarak kullanılabilen ve gerektiğinde ana mekânın destekleyicisi olan iki adet taş oda bağlıdır.

Küçük Taş Oda Büyük Taş Oda


Bunun yanı sıra kuzeyde toprağa gömülü bölümde asansör, ıslak hacim ve kiler ile teknik odayı içeren servis hacimleri bulunur. Terasın altında yağmur sularının toplandığı sarnıç bulunmaktadır.


Gündüz Katı Planı


Gece katında; gece holü, kendi ıslak hacimlerine sahip 4 yatak odası, dönüşümlü olarak kullanılabilen çamaşır ve misafir odası bulunur. Bu kat kuzey kotuna direk erişim imkânı sağlar. Bu sayede araç yaklaşım ve parkının yapıldığı kuzey girişinden tekerlekli sandalye ile odalara engelsiz erişim mümkündür. Konut katları arasındaki engelsiz erişim ise asansör ile sağlanmıştır. Katlar arasındaki açılır merdiven penceresi her iki kat için de doğal havalandırmanın destekçisidir.


Gece Katı Planı


Tasarıma Hayat Veren Düşünceler

Biz çevremizi şekillendiririz ve sonra çevremiz bizi şekillendirir. Nar Ev sakinlerinin düşünce dünyaları, ihtiyaç ve hayalleri ile şekillenmiştir. Örneğin mutfak; “katılımcılık”, “kolektif emek”, “cinsiyet eşitliği” gibi kavramların ışığında açık raflar ve dolaplarla tasarlanmıştır. Bu sayede eve ilk kez giren biri dahi ihtiyacı olan alet ve malzemelerin yerini kolayca bulup hazırlık sürecine katılabilir. Mutfakta, merdiven ve kitaplıkta kullanılan ahşaplar evin, yapısal ahşap elemanları ile uyum ve bütünlük içindedir.


Fakat bu “mutlak” bir uyum ve bütünlük iddiası değildir. Yapı, tek kalıptan çıkmış olmak yerine bilinçli şekilde gündelik yaşamda farklı anlayışların bir araya gelerek oluşturduğu bütünlüğün peşindedir. Bu sebeple tasarım süreci fikir sohbetleri şeklinde başlamış ve süreç kullanıcıları da tasarıma ortak ederek yürütülmüştür.[3]


Buna ek olarak; salt geometrik düzen arayışı yerine, işlevi temel alan yaklaşımı da doğu ve batı cephelerinde doğal havalandırma ve aydınlatmaya göre konumlanıp, boyutlanmış pencere düzeninde görülebilir.


Adolf Loos, “Mimarlık Üzerine” isimli kitabında zengin bir adamın mimar tarafından tek kalıptan tasarlanmış evinden bahseder. Terliğin çıkarılacağı, gazetenin konulacağı yer bile tasarlanmıştır. Mimarın sanatı adamı kendi evinin içinde fedakarlığa ve eve uyumlu yaşamaya zorlar. Gündelik hayatın esnekliğine müsaade etmez. Kıyafetler, eve aldığı eşyalar her şey tasarımın çizgisine uyumlu olmalıdır. Adam istediği gibi hareket edemez, mutsuzdur. Adolf Loos’un bu eleştirisinin tarafında olarak Nar Ev kullanıcısından bağımsız bir obje değil, aksine kullanıcısının düşün dünyasının, hayallerinin ve hayatının mimari bir yansıması olma gayreti içindedir. İşlevi, gündelik esnekliği, değişimi ve hatta hayatın parçası olan kusurların güzelliğini de över.


Nar ev, ihtişam ve büyüklük çabasına girmez. En geniş mekanlarında dahi sıcaklık ve samimiyet duygusunu sağlamak için insan ölçeğini takip eder. Deneyim odaklı tasarlandığından evin anlatımında fotoğraflar ve metinler yetersiz kalacaktır. Kullanıcıları tanımak ve evi deneyimlemek bu evi anlatmak için belki tek gerçek yoldur. Nar evi tanımak da kullanıcıları ile tanıştığınız hissini doğurabilir.[4]


İsmi neden Nar Ev?

Braudel (1986) Akdeniz için şöyle der:“Nedir bu Akdeniz? Binbir şeyin birlikteliği. Bir manzara değil, sayısız manzaralar. Bir deniz değil, sıra sıra bir dizi deniz. Bir medeniyet değil, birbiri üzerine yığılmış salkım salkım medeniyet.” Bu sözleri şöyle devam ettirmek istiyorum: Hem sıra sıra hem iç içe. Bir değil bin bir zaman, aynı anda. Bir ve bin bir hayat.

Farklı anlayışların bir araya gelerek oluşturduğu bütünlüğün peşindeki Akdenizli bir yapıyı en iyi yine bir Akdenizli olan Nar tanımlıyor. Kolektif emekle oluşturulmasından, evin barındıracağı bireylerin farklılıkları ile tane tane oluşturduğu bütüne, taş örgüsünün nar gibi tane tane bir araya gelmesine kadar Nar bu ev için anlamlı bir metafor.


Foça Dokusu ve Nar Ev

Braudel (1986) Akdeniz’de gezmenin “…eski kentlerin yepyeni görünümleri karşısında şaşkınlığa düşmek” olduğunu söyler. Bir Akdenizli olarak katmanlarında farklı medeniyetlerin ve kültürlerin izlerini taşıyan Foça için de aynı şaşkınlığa düşülüyor. Tarihi dokusunun korunması konusunda çok şanslı olmadığı açık. Kaybolan yapı tipleri ve kaybolan pek çok yapı.


Bugüne gelmeyi başarmış Eski Foça evlerinin her iki katı da yığma taş olmasına karşın, Arkeolog Felix Sartiaux’nun 1913, 1914 ve 1920’de Foça’da yaptığı stereoskopik levhalarda Foça’nın günümüze ulaşamamış ilk katı yığma taş ve üst katı bağdadi sıvalı (çıkmalı ya da çıkmasız) yapıları olduğu görülmektedir. Bu taş ve bağdadi karma yapıların tamamında kat geçişindeki silmelerin ve çatı saçağının bulunduğu da yine belgelemelerden anlaşılmaktadır (Bozkır et.al., 2015).


Arkeolog Felix Sartiaux’un Foça’da yaptığı stereoskopik levhalardan üstü bağdadi sıvalı örnekler


Nar Ev günümüze ulaşamamış ve unutulan bu Foçalı mimari tipi tekrar hatırlatmayı amaçlar. Alt katı yığma taş, üst katı ahşap karkas bir yapıdır. [5]


Batıdan Nar Ev


Taş temel duvarlarının üzerinde yükselen yapının ilk katı yığma taş olup, ahşap dikmelerle desteklenmiştir. Nar Evde kullanılan “Foça Taşı” (Lithos Phokaikos) Foça’ya özgü yerel dokuyu yansıtan ve işlemesi kolay bir tüf taşıdır. Kimyasal içermeyen, sağlıklı ve uzun ömürlü bu yapı malzemesi kullanılırken taş dizilimi ve renk dağılımında tarihi Foça yapılarının cephe örgüsü dikkate alınmıştır. Benzer şekilde derz dolgularının tekniği ve renkleri de Foça’nın korunmuş eserlerini referans almaktadır. [6]


Gece Holü Salon Penceresi


Üst katında ise ahşap karkas yapım tekniği kullanılmıştır. Sıvalı beyaz cephe görünüşünün içinde ise taş duvarlarla eşdeğer ısı yalıtım değeri sağlayan katmanlar mevcuttur. Balkon ve teras köşesinde kullanılan demir korkuluklar yine tarihi yapılardan referans ile sadeleştirilerek yorumlanmıştır.


Zamanın Ruhu ve Nar Ev

Geleneksel yapı malzemesi, Foça’nın geleneksel yapılarını referans alarak kullanılmış olsa da bu malzemelerin çağdaş imkanlarla kullanımı Nar Ev’in yapıldığı dönemi yansıtması sağlanmıştır. Geleneksel bir yapıda rastlanamayacak mekân açıklıkları ve geniş cephe pencereleri taş ve lamine ahşap elemanların iş birliği ile bu yapıda gerçekleştirilmiştir.


Yaşam Alanı


Konsolların boyutları, üst katın ahşap döşemesindeki müstakil ıslak hacimler ve toprağa gömülü taş duvar yapımı çağdaş detayların kullanıldığı diğer öğelerden bazılarıdır. Gündüz katında ana mekânda yer alan merdivenin köşesindeki ahşap dikme yekpare ve kalın olmak yerine 4 parça dikme şeklinde arası açılarak saydamlaştırılmış ve aynı zamanda bir ambiyans aydınlatma elemanı olarak kullanılmıştır.



Yapı malzeme kullanımı yönünden strüktürüyle olduğu gibi görünmektedir. Taş ve Ahşap görünümler kaplama değil, bütün olarak yapısaldır. Taş duvarlar blok taşların dizilmesiyle oluşmuştur ve yapının ana taşıyıcılarıdır. Tavanlarda ritmi oluşturan çam ağacından ahşap aşık ve kirişler döşemenin taşıyıcı elemanlarıdır. Yapının cephelerindeki geleneksel doku malzemeye dayalı yapım tekniğinin doğurduğu dilde aynı malzeme ve teknik ile kullanılmıştır. Bu içi dışı bir yapısal ve strüktürel elemanlar, işlevlerinin ötesinde dürüstlükle sergilenerek, estetik algıyı oluşturan bütünün bir parçası olmaktadır.


Buğra TETİK Yüksek Mimar (M.Sci+PhDc)

Foça Belediyesinden Nar Ev’e


Referanslar:

  • Bozkır, F., Bozkır N. S., Kuyumcu E. (2015). “Foça (İzmir) Sivil Mimarlık Örnekleri Ve Restorasyon”, 5. Tarihi Eserlerin Güçlendirilmesi Ve Geleceğe Güvenle Devredilmesi Sempozyumu, 445-463.

  • Braudel, F. (1986). Akdeniz: Mekân, Tarih, Insanlar ve miras = La Méditerranée: Les hommes et l’héritage ; l’espace et l’histoire. (N. Erkurt & A. Derman, Trans.). Metis.

  • Felix Sartıaux, Regards Phoceens Le Temoıgnage De Felıx Sartıaux https://journals.openedition.org/ceb/874

  • Felix Sartıaux, Phocee 1913-1920 De Felıx Sartıaux, Kallimages, 2012

  • Loos, A. (2017). Mimarlık üzerine. (Tümertekin Alp & Ülner Nihat, Trans.). Janus.

Dipnot:


↑1 Çevredeki konutların planlaması düzlenen araziler ve kot farklarıyla oluşan devasa istinat duvarlarının içine yapılmıştı. Bu o yerleşim çevresinde yürüyüş yapılabilecek düzenli bir cadde, sokak kesiti oluşmasını da engelleyen bir tür korkunun mimarisiydi. Bu durum Akdeniz atmosferi içinde bir distopya sahnesi gibi görünüyordu. Nar Ev için, ekolojik ve ekonomik kazanımlar da dikkate alınarak tabii arazide kotlara oturarak duvarsız planlama tercih edildi. (Metne geri dönmek için tıklayınız ↑1)


↑2 Arazide kot rejimi güneye doğru değil, çapraz olarak güneybatı yönünedir. Zannediyorum bu sebeple komşularımız güneybatı yönüne dönmüşlerdi. Bu konumda manzara ve iklim için uygun olan yönelim güneydi. Güneye yönelmek maksadıyla, tesviye yapmadan kot rejimine çapraz oturmak mimari tasarım esnasında ek emek gerektirse de yapının kullanım periyodunda ortaya koyduğu manzara ve enerji kazanımı dikkate değerdir. (Metne geri dönmek için tıklayınız ↑2)


↑3 Müstakil konutun -kamusal kullanımlı yapılara kıyasla- mimarın kullanıcı ile daha fazla diyalog kurması ve dinleyici olması gereken bir yapı tipi olduğu düşünüyorum. Bununla beraber; konut sakinlerinin ihtiyaçlarının, hayallerinin tasarıma farklı şekillerde aktarılması mümkündür. Olasılıkları artı ve eksikleri ile kullanıcının bilgisine, tercihine sunmak sürece mimarın daha fazla emek vermesini gerektirse de kullanıcıların sonuçtan mutlu olmasını sağlamak için oldukça faydalı bir çabadır. Tasarlarken duvarlar, pencereler, kapılar gibi araç olan elemanlara odaklanmak yerine; kullanıcının hatıralarına, günlük hayatına, hayallerine odaklanmak esas olandır. (Metne geri dönmek için tıklayınız ↑3)


↑4 İlk çalışmalar ve tasarım sürecinin neticesinde evin kullanıcıları tarafından onaylanmış bir alternatif olmasına karşın o projeyi hayata geçirmeyi ben istemedim. Çünkü bu diyalog ve seyahatler esnasında evin sakinlerini daha iyi tanıma imkânı bulmuştum. Ziynet Hanım ve Mete Bey’i birebir, diğer sakinleri ise bir romancının betimlemesi gibi Ziynet Hanım’ın dilinden. Foça dokusu, arazinin fısıldadıkları, taş ve ahşap tekniği üzerindeki deneyimlerimiz, enerji etkinlik stratejileri, kullanıcıların ihtiyaçları, insani özellikleri, düşün dünyaları gibi pek çok bileşen bu noktada parça bütün ilişkisi içerisinde ele alınabilir olmuştu benim için. İşverenimize evin plan ve kütlesini onaylamasına karşın, bize farklı bir alternatif çalışmak için biraz süre vermesini istedim. Kendi başıma iş çıkardım ve işverenimiz için de zaman kaybettirdim gibi görünse de o gün bu kritik karar verilmemiş olsaydı yapı kullanıcıları için bu kadar memnun edici bir sonuç ortaya çıkmazdı. Çünkü tasarımdaki kurgunun bu son alternatif ile sakinlerin ihtiyaç ve hayat düşüncesi ile uyumlu hale geldiğine inanıyorum. Ne de olsa Atilla İlhan’ın dediği gibi “…sıçramalar birikmiş şuurlarla gelir”. Bunu evin kapılarını açtığı 2020’nin son günlerinde her bir kullanıcıyı tam olarak Ziynet Hanım’ın betimlediği gibi bahçede, evin içinde hareket ederken gördüğümde yaşadığım mutluluk ile teyit etmiş oldum. Çünkü kullanıcıların mutlu olduklarını, evde rahatça kendileri gibi olabildiklerini görmüştüm. (Metne geri dönmek için tıklayınız ↑4)


↑5 Nar Ev’in tasarım süreci Ankara’da bir tanışma ve bize yöneltilen şu soru ile başladı: “Doğaya saygılı, kaynakları kullanırken sorumlu ve tutumlu, Beton ya da Çelik olmayan, Topraktan Taştan Ahşaptan bir ev yapmak mümkün mü?” Doğaya saygılı, kaynakları kullanırken sorumlu ve tutumlu kısmı tecrübeli olduğumuz bir konu olmakla beraber bunu betonsuz çeliksiz tamamen taştan ve ahşaptan yapmak bizim için de yeni bir macera olacaktı. Fakat, Tabi ki mümkündü. ODTÜ’de bir tasarım stüdyosunun konusu olarak Antalya’nın düğmeli evleri ile ünlü ürünlü köyünde taş ev tasarlamıştım, bunun verdiği cesaret ile yapabileceğimizi ama biraz ön araştırma yapmamız gerektiğini ilettim. Sonrasında bir yandan taş ve ahşap tekniği üzerine literatür çalışması yaparken, bir yandan taş ve ahşap ile uygulamaların yapıldığı şantiyelerde zaman geçirerek bu malzemeler ile tanışıklığımızı güçlendirme gayreti içinde olduk. Bu esnada restorasyon uzmanı bir arkadaşımla beraber Ankara’da tarihi Mareşal Fevzi Çakmak Köşkü’nün restorasyon projesini yürütmeye başlamıştık. Bu çalışmada geleneksel yapının röntgenini çekmek yeni yapı için de faydalı oldu.

Ziynet Hanım daha önce defalarca böyle bir evin yapılamayacağı sözünü duymuştu. Biz de başta hep şunu duyduk: “yapılamaz”. Sonra ele aldık ve kesinlikle yaptık! Aslında bu itirazların haklı bir dayanağı vardı. Ülkemizde yığma taş ve ahşabın birlikte kullanımı için güncel bir yönetmelik yoktu. Yığma taş ve ahşap karkas sistemi bir arada kullanan yapının statik hesapları için Eurocode 6 ve Kanada şartnamelerinin içinde olduğu uluslararası yönetmeliklerden faydalanıldı. Bu noktada ODTÜ’nün benzer kültüründen geldiğimiz Statik Müellifimiz Ömür Özger ile eşgüdümlü ve uyum içinde çalıştık. Ziynet Hanım ve beni ilk anda bir arada tutan zannediyorum şuydu: ezberlere ve engellere takılmaksızın, ulaşmak istediğimiz nokta için çabalamak ve çözüm üretmek yönündeki tutumumuz. Ömür Bey de kesinlikle aynı tutuma sahip bir mühendis olarak ekibe muhteşem uyum sağladı ve bu proje için önemli bir sorumluluk aldı. Yine de bu inatçı itirazların en çarpıcı olanı yapının inşası tamamlandıktan sonra: “Hayır, taş ve ahşap olamaz! Öyle olsa belediye ruhsat vermezdi.” şeklinde olandı. (Metne geri dönmek için tıklayınız ↑5)


↑6 Foça’da geçirdiğimiz zamanlarda hemen her korunmuş tarihi taş yapıyı yakından inceledik. Foça yerel bir mimari kimliğe sahip olmasına karşın, yeni yapılaşma ya bu bağlamdan tamamen kopuk ya da taş kaplı imitasyonlar şeklinde oluşmuş. Foçaköy tarihi sahil kesiminden ayrı, balaban tepesi üzerine kurulan yeni bir yerleşim bölgesi olsa da buradaki yeni yapının Foça kimliği ile ilişkilenmesi de ilk kararlarımızdandı. (Metne geri dönmek için tıklayınız ↑6)


294 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page